Kültür Sanat Edebiyat Tarih Dergisi
SANAT
İnsanın kalbinin karanlığına ışık tutmak, işte sanatçının görevi budur...
Rubert Schumann
Türk halı ve kilimleri; karmaşık desenleri, benzersiz tasarımları ve kendine has renkleriyle nerede olursanız olun evde hissettirir. Tüm dünyanın ilgisini çeken dokumacılık geleneğimizin göz alıcı ürünlerinin her birinin kendine has hikâyeleri vardır. Dokumacı; mutluluğunu, kederini, hayallerini ve korkularını ipliklere dokur.
Göçebe Türk boylarının yaşadığı Orta Asya'da başlayan el yapımı halı ve kilim dokuma geleneğinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Bu gelenekle üretilen halı ve kilimler Türklerin keşfettiği, geliştirdiği ve dünyaya sunduğu bir sanat formu özelliği taşır. Türkler, Orta Asya bozkırlarının soğuğundan kendilerini korumak için yapımında bol miktarda kuzu yünü kullandıkları halıyı icat ettiler. Göçebe olarak yaşayan Türkler, bu buluşlarını gittikleri her yere yanlarında taşıdılar.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sayı 6: Selçuklu Çağı SanatıHoşgörünün Sanata Yansıması
Sayı 4: Ihlara Belisırma ve Duvardaki Yaşam
Sayı 3: Tanburi Cemil Bey
Sayı 2: Fikret Otyam
“Mutsuzluğumun yüzüme bakınca anlaşılmasından hiç hoşlanmıyorum.” dedi kadın. “Ama sürekli gülümsemeye çalışmak da çok zor.”
Elinde tuttuğu kahve fincanını masaya koydu kadın, bakışları pencerenin ötesinde uzanan şehrin gri sokaklarına daldı. Yağmur hafif hafif yağıyordu, damlalar camda iz bırakıyordu.
Anlaşılmaz mücadelelerden sıkılmıştı. Mücadeleyi bırakıp geri dönecek bir yol da bulamıyordu. Sanki tüm kapılar kapanmıştı geride kalan. Çıkmaz bir yoldan geri dönmek de ilerlemektir demişti geçenlerde birisi. Ama çıkmaz bir yolda da değildi. Her düştüğünde kafasını kaldırıp bakmıştı yolun sonuna. Işık vardı yolun sonunda. Geri dönmesine hep engel olan o ışık.
“İnsanların ne düşündüğünü çok önemsiyorum sanırım,” diye devam etti. “Kendi duygularımı saklamak için çok enerji harcıyorum ama bazen o kadar yoruluyorum ki… Tüm dünya omuzlarımda gibi hissediyorum.”
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sayı 34: Seçimlerimiz Ve Biz
Sayı 24: Deniz Yıldızı
Sayı 23: Mimarlığa Sosyolojik Bakış
Sayı 22: Bir İnsanlık Meselesi: Gazze
Sayı 7: Aksaray'ın Pisa Kulesi"Eğri Minare"
Sayı 4: Mimarlık
Resim: herhangi bir yüzey üzerine çizgi ve renklerle yapılan, hemen her tür malzemenin kullanılabildiği bir anlatım tekniğidir. Resim yapma sanatıyla meşgul olan kişiler “ressam” olarak adlandırılırlar. Resim sanatını şöyle tanımlayabiliriz: Duygularımızın, düşüncelerimizin ve hayallerimizin; estetik noktaları dikkate alarak, farklı renk tonlarıyla, çeşitli zeminlere kalem ve boya çeşitleriyle aktarılmasıdır. Resim, tarih öncesi çağlardan bu yana, insanların kendini ifade etme biçimidir.
İmgelerle (zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şeyler, hayallerle) kurduğumuz ilişki, ilk çağlardaki mağara resimlerine kadar gitmektedir. Resimler özellikle insanların okuma-yazma bilmediği dönemlerde; iletişim için kullandıkları başlıca yol olmuştur. İncil’in herkes tarafından okunamadığı dönemde İncil’in emirleri, kilise duvarlarına yapılan resimlerle anlatılmıştır. Uygarlık tarihi boyunca resimlerle iletişim kurmak, duyguları ifade etmek ve algı operasyonları yapmak; insanlara daha kolay gelmiştir.